SCULPTURE OF HAŞİM İŞCAN – 2014


 

"HAŞİM İŞCAN" HEYKELİ

Miradorun ortasında bir el; Antalya’nın efsanevi valisi Haşim İşcan’ın anısına yapılmış.

…Yıl 1975. Antalya’da sanat ve kültür hareketlerinde büyük coşkunun yaşandığı bir dönem. Böyle bir dönemde Antalya Belediyesi’nce sanat şenliği yapılıyor. Pek çok sanatçı ile birlikte Heykeltıraş Kuzgun Acar da davetlidir. Acar, eski belediye başkanı ve vali Haşim İşcan’a atfen bir “el” heykeli yapar.

Ancak Kuzgun Acar “sol el” yaptığı için eleştirilir. Tepkiler üzerine aynı el “sağ el” şekline çevrilir. Siyasetçiler gereksiz ayrıntılara takıla dursun, Haşim İşcan’ın eli heykelinin Heykeltıraş Kuzgun Acar ve eşi Fersa hanım için ayrı bir önem vardır. Çünkü her ikisi de yaşadıkları büyük aşkı ölümsüzleştirmek için parmaklarından çıkardıkları alyansları bu heykelin içine gömmüşlerdir. Böyle bir sanat aşkı…

Heykel 1980’li yılların başında Karaalioğlu Parkı’nın girişine kondu. 1984 yılına kadar heykel burada kaldı. Ancak Antalya halkına armağan bırakılmış pek çok eser gibi bu heykel de, 25 Temmuz 1986 günü dönemin belediye başkanı Yener Ulusoy tarafından kaldırıldı.

Kuzgun Acar’ın eşi Fersa Acar’ın itirazı ve Antalyalı sanatseverlerin açtığı “ayıbımızı bağışlatma” kampanyası sonucu, heykel Atatürk Parkı içindeki Kuğulu Park’ta bir kaide üzerine yerleştirildi, Yıllar süren tepkiler sonunda 2002 yılında belediye başkanı Dr. Bekir Kumbul tarafından bu kez Karaalioğlu Parkı içinde Hıdırlık Kulesi yanındaki üçüncü miradorun ortasına konuldu.

HAŞİM İŞCAN

1898’de Edirne’de doğan Haşim İşcan, 1922’de Mülkiye Mektebi’ni bitirerek bir süre Edirne Kız Öğretmen Okulu’nda ve Edirne Lisesi’nde öğretmenlik yaptıktan sonra özel kalem müdürlüğü, müfettişlik gibi görevlerde bulundu, 1933’te kaymakamlıkla başlayan yöneticilik yaşamını çeşitli illerde valilik yaparak sürdürdü. Emekli olduğu 1953 yılına doğru Toprak ve İskan müdürlüğüne atandı; bu görevi sırasında Romanya, Bulgaristan ve Yugoslavya’dan gelen göçmenlerin yerleştirilmesinde örnek bir başarı sergiledi. 1963’te CHP’den aday gösterildiği seçimde, İstanbul’un tek dereceli seçimle iş başına gelen ilk belediye başkanı oldu.

Haşim İşcan gazetecilik yaptı ve HALKEVİ çalışmalarına katıldı.Siverek kaymakamlığı ve Tekirdağ, Erzurum (1936), Antalya (1940), Bursa (1945), Samsun (1950) valiliklerini yaptı. Valilik yaptığı illerde yürüttüğü bayındırlık çalışmalarını İstanbul’da da sürdüren İşcan, geçitler açılmasını, yolların genişletilmesini, birçok yapının restore edilmesini sağladığı gibi, belediyeye bağlı kültür ve sanat kurumlarının gelişmesine de önemli katkılarda bulundu.

Halk arasında “Haşim Baba” diye anılan İstanbul Belediye Başkanı Haşim İşcan, geçirdiği beyin kanaması sonucu girdiği komadan kurtulamayarak 11 Mart 1968’de yaşamını yitirdi.

KUZGUN ACAR

1975 yılında Antalya Belediyesi’nin organize ettiği Antalya Sanat Şenliği kapsamında İstanbul ve Antalya eski Belediye Başkanı Haşim İşcan’ın anısına, onun emeğini, hizmetlerini simgeleyen El heykelini yapar. 1980 Darbesi’yle kaldırılan heykel, daha sonra kentlilerin sahip çıkmasıyla bir parka tekrar yerleştirilir.

“Haşim İşcan fizik olarak güzel bir adam değildi ama, çok çalışkan bir insandı. Elinin başparmağı ile serçe parmağını birbirine sürterek çalışkanlığı simgelerdi. İzin verin ben Haşim İşcan’ın heykelini değil, elinin heykelini yapayım.”

O yıllarda revaçta olan anıt heykelciliğinden, ticari ve tektipleşmenin ürünü olduğunu düşündüğü için uzak durur. Haşim İşcan heykelinde bu yüzden değişik bir uygulama yapar, ortaya bir el heykeli çıkar. Son yılları maddi sıkıntı içinde, devrimci etkinliklere gönüllü destek vermekle geçer. Sonunda uzak durduğu iki Atatürk heykeli yapma işini kabul eder. Bayrampaşa ve Marmara Adası Belediyesi için aldığı bu iki siparişte de halkla iç içe bir Atatürk kurgulamıştır, ama anıt heykele getireceği bu uygulamaları hayata geçiremez. 2 Şubat 1976 gecesi atölyesinde bir bakır rölyef üzerine çalışır, ancak sabah onu bulduklarında komadadır. Beyin kanaması geçirmiştir. 4 Şubat sabahı 48 yaşında yaşama veda eder.

“Önce kendi işimde devrimci olmaya uğraşıyorum. Kaçınılmaz bir şey bu. Ben kendi heykelimde bir şey beceremiyorsam bir yeni tat, bir yeni koku, bir yeni inanç koyamıyorsam kime ne söyleyeceğim ki? Önce sevmek gerek… Karşına bir malzeme çıkar, ona sevgiyle yanaştıkça, sokuldukça tanırsın. Tanıdıkça da seversin. Bir kere sevdin mi, gönlünü verdin mi bu malzemeye, nakış da olur, heykel de, mask da.”

Thanks for following me